Kumdan farksız parçalanıyor avuçlarımda kâinat. Bu yıldızlar benim, şu yıldızlar senin;
misket oynuyoruz çocukluğumuzun bittiği yerde. Kumdan farksız dökülüyor kâinat avuçlarımdan hiçliğe.
Bu yıldızları attım,
şu yıldızları da at.
Hiçliğe resmedilmiş bir şiirdi kâinat;
şimdi, Sayın Tanrıçam,
ötesine geçip zamanın
resmini tekrar yapacağız kâinatın.