Yaşamadan bilmiyordum her anın saçlarda yaşayıp saçları aklaştırdığını.
Yaşamadan bilmiyordum her anın tende büyüyüp teni buruşturduğunu.
Ve bilmiyordum her anın göz önündeki bütün boşluğu doldurduğunu.
Bildiğim tek bir şey vardı,
tek bir şey:
İnsanca bakıldığında hazin,
zannımca bakıldığında hakir olan insanın sonunu.
...Ve bizler koşuyoruz yorulmadan,
sıkılmadan ve usanmadan şu hayatın amansız yokuşunu.
Hissediyoruz her an yaşamanın,
ya da yaşayamamanın yorgunluğunu.