Arka fonda çalan şarkıya eşlik etmek zorlaşmıştı. Rakının tadı zirveye ulaşmış, beyaz peynir bitmiş, buz kovası bilmem kaçıncı kez yenilenmişti. Kafamı kaldırdım, Bodrum'un ışıkları beni karşıladı. Konuşuyorlardı sanki, kulak asmadım. Başım ağrımıştı, zaten radyo da yunan frekansına bağlanmıştı. Çıktım oradan..
Yürüdüm biraz, adımlarımın ağırlaştığını vücudumda hissettim. Yağmur yağmış, hava soğumuştu. Hiç olmadığı kadar soğuktu. Kimsecikler yoktu, acaba şehir terk mi edilmişti? Biraz daha yürüdüm, seni düşündüm, evde bira var mıydı onu düşündüm. İç kısımlarda kalmış bi rock bar çarptı gözüme, Haluk Levent çalıyordu, Ankara diyordu.
Acaba Ankara'ya mı gitmeliydi?
Evde bira var mıydı?
Cebimde kalan son anahtara dokundum, anahtarı olanlar yalnızdır, bekleyeni yoktur demişti uzo içtiğimiz yunan bi yazar.
Neyse üç bira alıp eve geçeyim.